TRUMP VE AMERİKAN DERİN DEVLETİ

Son zamanlarda eski bir yargıç olan Andrew Napolitano’nun, eski ABD Başkanı Donald Trump ile arasında geçen ilginç bir diyaloğu paylaşması dikkat çekici. Bu diyaloğun odak noktası, Trump’ın görev süresi boyunca Kennedy suikastı dosyalarını açıklayacağına dair verdiği söz ve sonrasında yaşananlar.

Trump, Napolitano’ya, “Eğer bana gösterdiklerini sana gösterselerdi, sen de açıklamazdın!” diyor. Bu, derin devletin gölgelerinde yaşanan karmaşık gerçekleri gösteriyor. Napolitano’nun, “Onlar kim? Size ne gösterdiler?” sorusu üzerine Trump, sesini yükselterek, “Yargıç, bir gün telefonda… ve telefon görüşmesini 15 kişi dinliyor olmadığında sana söyleyeceğim…” şeklinde konuşuyor. Buradan çıkarılacak sonuç, özgürlükler ülkesi olarak bilinen Amerika’nın, derin devletin etkisi altında nasıl bir mücadele verdiğidir.

Bu diyaloğun ötesinde, Amerikan derin devletinin, özellikle CIA’nın rolü de oldukça dikkat çekicidir. Trump döneminde CIA direktörlüğü yapan Mike Pompeo gibi isimler, Siyonist güçlerin Amerikan siyasetindeki ağırlığını da gösteriyor. Siyonistlerin, derin devlet içindeki paralel yapılanma üzerindeki etkileri ve Amerikan politikasına olan yansımaları ele alınmalıdır.

Bu bağlamda, Amerika’nın karşı karşıya olduğu özgürlük ve güç mücadelesi de önemlidir. Derin devletin sırları, güç mücadeleleri ve gerçekler arasında sıkışan Amerikan siyaseti, karmaşık bir yapıya sahiptir. Ancak, bu karmaşık durumda gerçekleri görmek ve anlamak, önemli bir adımdır.

Amerika’nın sırları ve derin devletin etkisi, Trump dönemiyle birlikte daha fazla gün yüzüne çıkmıştır. Bu konuların anlaşılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması, siyasi arenadaki şeffaflığı artırabilir ve demokratik değerleri güçlendirebilir.

Özgürlükler ülkesi olma iddiasındaki Amerika’nın, sırlar ve gerçekler arasında sıkışan siyasi atmosferini anlamak, toplum olarak bizim için önemli bir adımdır.