İslam

İlmin Nur’u: Kur’an’da Bilgi ve Basiret İlişkisi

23.10.2025 172 Görüntülenme Admin User

İlmin Nur’u: Kur’an’da Bilgi ve Basiret İlişkisi

İslam düşüncesinde ilim, sadece kuru bir malumat yığını değil, aynı zamanda insanı Allah'a yaklaştıran, ahlakını güzelleştiren ve dünyaya anlam kazandıran bir nur olarak kabul edilir. Kur'an-ı Kerim ve Resûlullah ﷺ'ın hadisleri, ilmin önemini vurgularken, onu basiretle, yani doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğiyle birlikte ele alır. Bu yazımızda, Kur'an ayetleri ve hadisler ışığında ‘ilim’ ve ‘basiret’ kavramlarını analiz edecek, İmam Gazâlî, İbn Sînâ ve İmam Ali (عليه السلام)’in bilgi anlayışlarını karşılaştıracak ve ilmin Allah'a yakınlaşmadaki rolünü açıklayacağız.

İlim ve Basiret: Kur'an ve Sünnet Işığında

Kur'an-ı Kerim'de ilim kelimesi birçok ayette geçmekte ve Allah'ın sıfatlarından biri olarak da zikredilmektedir. Allah, Alîm'dir, yani her şeyi bilendir. İnsana bahşedilen ilim ise, O'nun ilminin bir yansımasıdır ve bu ilim, insanı yaratılış gayesine uygun yaşamaya yönlendirmelidir. Kur'an'da ilmin önemi şu ayetlerde açıkça görülmektedir:

  • "Allah, içinizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir." (Mücadele, 11) Bu ayet, ilmin insanı manevi olarak yükselttiğini ve Allah katında değerli kıldığını ifade eder.
  • "De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer, 9) Bu ayet ise, ilmin insanı diğerlerinden farklı kıldığını ve bilginin değerini vurgular.

Resûlullah ﷺ'ın hadislerinde de ilmin önemi sıkça vurgulanır. Bir hadiste şöyle buyrulur:

"İlim öğrenmek her Müslümana farzdır." (İbn Mâce, Mukaddime, 17)

Bu hadis, ilim öğrenmenin sadece belirli bir kesime değil, tüm Müslümanlara yönelik bir sorumluluk olduğunu gösterir. Başka bir hadiste ise:

"Âlimin uykusu, câhilin ibadetinden hayırlıdır." (Keşfu'l-Hafa, 2/3127)

Bu hadis, ilmin, doğru bilgiye dayanmayan ve basiretten uzak bir ibadetten daha değerli olduğunu vurgular. İlim, insanı doğru yola sevk ederken, basiret ise bu yolda ilerlemesini sağlar. Basiret, kalbin gözü olarak da tanımlanabilir. O, olayların iç yüzünü görmemizi, hakikati anlamamızı ve doğru kararlar vermemizi sağlar. Kur'an'da basiret sahibi olanlar övülür ve basiretsiz olanlar ise eleştirilir.

Örneğin, Firavun ve kavminin basiretsizliği Kur'an'da şöyle anlatılır:

"Onlar, apaçık delillerimizle geldikleri zaman: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler. İçleri onlara (o delillere) inandığı halde, zulüm ve kibirlerinden dolayı onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!" (Neml, 13-14)

Bu ayet, Firavun ve kavminin, hakikati bildikleri halde kibirlerinden dolayı inkar ettiklerini ve bu yüzden helak olduklarını gösterir. Basiret, hakikati görmemizi ve onu kabul etmemizi sağlar. Aksi takdirde, ilim bile bizi doğru yola sevk etmeyebilir.

İmam Gazâlî, İbn Sînâ ve İmam Ali (عليه السلام)’in Bilgi Anlayışları

İslam düşünce tarihinde önemli bir yere sahip olan İmam Gazâlî, İbn Sînâ ve İmam Ali (عليه السلام)’in bilgi anlayışları, ilim ve basiret kavramlarına farklı açılardan yaklaşır. Bu yaklaşımları karşılaştırmak, konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

İmam Gazâlî

İmam Gazâlî, bilgiye ulaşmada akıl ve duyuların yetersiz olduğunu savunur. Ona göre, gerçek bilgiye ulaşmak için kalbin temizlenmesi ve nefsin terbiye edilmesi gerekir. Gazâlî, "Kimya-yı Saadet" adlı eserinde, ilmin amel ile taçlandırılması gerektiğini ve kuru bir bilginin insanı kurtarmayacağını vurgular. Ona göre, ilim Allah'a yakınlaşmak için bir araçtır ve bu araç doğru kullanılmalıdır.

İbn Sînâ

İbn Sînâ, akılcı bir yaklaşım sergiler. Ona göre, bilgiye ulaşmada akıl en önemli araçtır. İbn Sînâ, mantık ve felsefe yoluyla evreni ve insanı anlamaya çalışır. Ancak, İbn Sînâ da ilmin sadece teorik bilgi olmadığını, aynı zamanda pratik uygulamaları da içerdiğini kabul eder. Tıp alanındaki çalışmaları, bu düşüncesinin bir yansımasıdır.

İmam Ali (عليه السلام)

İmam Ali (عليه السلام)’in bilgi anlayışı, hem aklı hem de kalbi kapsar. Ona göre, bilgi sadece kitaplarda yazılanlardan ibaret değildir. Bilgi, insanın kalbine yerleşen ve onu Allah'a yaklaştıran bir nurdur. İmam Ali (عليه السلام), "Nehcü'l-Belâga" adlı eserinde, ilmin insanı doğru yola sevk ettiğini, ahlakını güzelleştirdiğini ve dünyaya anlam kazandırdığını vurgular. Ona göre, ilim amel ile birleştiğinde gerçek değerini kazanır.

Bu üç düşünürün bilgi anlayışları farklı olsa da, ortak bir noktaları vardır: İlim, insanı Allah'a yakınlaştıran ve ahlakını güzelleştiren bir araçtır. İlim, basiret ile birleştiğinde, insanı doğru yola sevk eder ve onu dünya ve ahirette mutlu eder.

İlmin Allah'a Yakınlaşmadaki Rolü

İlim, Allah'a yakınlaşmada önemli bir role sahiptir. Doğru bilgi, Allah'ı daha iyi tanımamızı, O'nun sıfatlarını anlamamızı ve O'na olan sevgimizi artırmamızı sağlar. Kur'an'ı okuyarak, hadisleri öğrenerek ve İslam alimlerinin eserlerini inceleyerek, Allah'ın kelamını ve Resûlullah ﷺ'ın sünnetini daha iyi anlarız. Bu da, Allah'a olan imanımızı güçlendirir ve O'na daha yakın hissetmemizi sağlar.

Ayrıca, ilim sayesinde, Allah'ın yarattığı evreni ve içindeki düzeni daha iyi anlarız. Evrendeki mükemmellik, Allah'ın kudretini ve hikmetini gösterir. Bilimsel araştırmalar yaparak, evrenin sırlarını çözmeye çalıştıkça, Allah'a olan hayranlığımız ve O'na olan saygımız artar.

Ancak, ilmin Allah'a yakınlaşmada etkili olabilmesi için, niyetin halis olması ve ilmin amel ile taçlandırılması gerekir. Sadece bilgi sahibi olmak yeterli değildir. Bilgimizi, Allah'ın rızasını kazanmak için kullanmalı, insanlara faydalı olmalı ve ahlakımızı güzelleştirmeliyiz. Aksi takdirde, ilim sadece bir yüktür ve bizi Allah'tan uzaklaştırabilir.

Marifetullah, Allah'ı tanıma ve bilme anlamına gelir. İlim, marifetullaha ulaşmada en önemli araçlardan biridir. Allah'ı tanımak, O'na olan sevgimizi artırır ve O'na daha yakın hissetmemizi sağlar. Marifetullah, insanı kamil bir mümin yapar ve onu dünya ve ahirette mutlu eder.

Sonuç olarak, ilim ve basiret, İslam düşüncesinde ayrılmaz bir bütündür. İlim, insanı Allah'a yaklaştıran, ahlakını güzelleştiren ve dünyaya anlam kazandıran bir nurdur. Basiret ise, bu nurun doğru yolda parlamasını sağlar. İmam Gazâlî, İbn Sînâ ve İmam Ali (عليه السلام)’in bilgi anlayışları, ilmin farklı boyutlarını gösterir. İlmin Allah'a yakınlaşmadaki rolü büyüktür. Ancak, ilmin etkili olabilmesi için, niyetin halis olması ve ilmin amel ile taçlandırılması gerekir. Unutmayalım ki, ilim nurdur ve bu nur, basiret ile aydınlanır.

Anahtar Kelimeler:

  • İlim: Bilgi, öğrenme, marifet.
  • Basiret: Doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği, içgörü.
  • Marifetullah: Allah'ı tanıma ve bilme.
  • Hikmet: Bilgelik, derin anlayış.
  • Nur: Aydınlık, ışık, ilahi bilgi.

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Giriş Yap

Bunları da Okuyabilirsiniz

Zikir ile İdrak: Kalbin İlahi İlimle Aydın…
Zikir ile İdrak: Kalbin İlahi İlimle Aydın…
El-Alîm’: Allah’ın Sonsuz Bilgisi ve İnsan…
El-Alîm’: Allah’ın Sonsuz Bilgisi ve İnsan…