Tasavvuf İlmi Nedir?

Tasavvuf İlmi Nedir?
Tasavvuf, İslam’ın özüne yolculuk, kalbin arınması, Allah’a yakınlaşma ve O’nun ahlakıyla ahlaklanma çabasıdır. Sadece kuru bir bilgi yığını değil, yaşanılan, hissedilen, içselleştirilen bir haldir. Tasavvuf, zahiri (dışsal) ibadetlerin yanı sıra batıni (içsel) derinliği de önemseyerek, insanın Allah ile arasındaki bağı güçlendirmeyi amaçlar. Bu makalede, tasavvuf ilminin ne olduğuna, temel prensiplerine ve İslam’daki yerine dair bir bakış sunacağız.
Tasavvufun Kökenleri ve Anlamı
Tasavvuf kelimesinin kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı alimler, kelimenin “sûf” kelimesinden geldiğini, sûfun ise yün anlamına geldiğini ve ilk sufilerin yünden elbiseler giymesine işaret ettiğini belirtirler. Diğer bir görüş ise kelimenin “safâ” kelimesinden türediğini ve kalbin temizliği anlamına geldiğini savunur. Hangi kökenden gelirse gelsin, tasavvufun özünde kalbin arınması, nefsin tezkiye edilmesi ve Allah’a yönelme gayesi yatmaktadır.
Tasavvuf, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’ye dayanır. Kur’an’da Allah’a yakınlaşmayı, O’nu zikretmeyi, kalbi temiz tutmayı emreden birçok ayet bulunmaktadır. Örneğin, “Allah’ı çokça zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” (Enfal, 45) ayeti, zikrin önemini vurgulamaktadır. Yine, “O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah’a selim bir kalple gelenler müstesna.” (Şuara, 88-89) ayeti ise kalbin temizliğinin ve selametinin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Hadis-i şeriflerde de tasavvufi düşünceye ışık tutan birçok örnek bulunmaktadır. Örneğin, bir hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı görür gibi ibadet et. Sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.” (Buhari, İman, 37) Bu hadis, ihsan makamına, yani Allah’ı her an müşahede etme haline ulaşmanın önemini vurgulamaktadır. Tasavvuf, işte bu ihsan makamına ulaşma yolunda bir rehberdir.
Tasavvufun Temel Prensipleri
Tasavvufun temel prensipleri, Kur’an ve Sünnet çerçevesinde şekillenir. Bu prensipler, insanın Allah’a yakınlaşmasını sağlayacak ahlaki ve manevi değerleri içerir. Başlıca prensipler şunlardır:
- Zikir: Allah’ı sürekli hatırlamak, O’nun isimlerini anmak ve O’na dua etmek. Zikir, kalbin pasını siler, Allah sevgisini artırır ve insanı kötülüklerden uzaklaştırır.
- Tevbe: Günahlardan pişmanlık duymak, Allah’tan af dilemek ve bir daha aynı günahları işlememeye karar vermek. Tevbe, kalbi temizler ve Allah’a dönüşü sağlar.
- Zühd: Dünyevi zevklere aşırı düşkün olmamak, mal mülk sevgisini kalpten çıkarmak ve ahirete yönelmek. Zühd, kalbi dünyaya bağımlılıktan kurtarır ve Allah’a yönelmeyi kolaylaştırır.
- Takva: Allah’tan korkmak, O’nun emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak. Takva, insanı günahlardan korur ve Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olur.
- Sabır: Zorluklara, sıkıntılara ve musibetlere karşı dayanıklı olmak, Allah’a tevekkül etmek ve O’ndan yardım dilemek. Sabır, imanı güçlendirir ve insanı olgunlaştırır.
- Şükür: Allah’ın verdiği nimetlere hamd etmek, O’na minnettar olmak ve bu nimetleri O’nun rızası doğrultusunda kullanmak. Şükür, nimeti artırır ve Allah’ın sevgisini kazanmaya vesile olur.
- Tevazu: Kendini beğenmemek, kibirden uzak durmak, insanlara karşı alçakgönüllü olmak. Tevazu, kalbi yumuşatır ve insanlarla iyi ilişkiler kurmayı sağlar.
- Hizmet: İnsanlara yardım etmek, ihtiyaçlarını gidermek, onlara faydalı olmak. Hizmet, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olur ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
Tasavvuf Alimlerinin Görüşleri
Tasavvuf, İslam tarihinde birçok önemli alim ve düşünür tarafından yorumlanmış ve geliştirilmiştir. Bu alimler, tasavvufun özünü ve önemini çeşitli şekillerde ifade etmişlerdir. Örneğin:
- İmam Gazali: Tasavvufun İslam’ın özü olduğunu ve kalbin arınmasıyla Allah’a ulaşmanın mümkün olduğunu savunmuştur. “İhya-u Ulum’id-Din” adlı eserinde tasavvufun ahlaki ve manevi boyutlarını detaylı bir şekilde ele almıştır.
- Abdülkadir Geylani: “Fütuh’ul Gayb” adlı eserinde tasavvufun temel prensiplerini ve Allah’a yakınlaşma yollarını açıklamıştır. Zühd, takva ve ihlasın önemini vurgulamıştır.
- Mevlana Celaleddin Rumi: Aşk ve sevgi yoluyla Allah’a ulaşmayı savunmuştur. “Mesnevi” adlı eseri, tasavvufi düşüncenin en önemli kaynaklarından biridir. Rumi, insanın nefsini terbiye ederek Allah’a yakınlaşabileceğini ifade etmiştir.
- Yunus Emre: Şiirleriyle tasavvufi düşünceyi halka yaymış, sevgi, hoşgörü ve birlik mesajları vermiştir. “Yaradılanı severim, Yaradan’dan ötürü” sözü, Yunus Emre’nin insan sevgisine verdiği önemi açıkça göstermektedir.
Tasavvufun İslam’daki Yeri
Tasavvuf, İslam’ın temel prensiplerine aykırı olmayan, aksine onları derinleştiren ve zenginleştiren bir yaklaşımdır. İslam, sadece zahiri ibadetlerden ibaret değildir. Kalbin temizliği, niyetin doğruluğu ve ahlakın güzelliği de İslam’ın önemli unsurlarıdır. Tasavvuf, işte bu unsurları ön plana çıkararak, insanın Allah ile arasındaki bağı güçlendirmeyi amaçlar.
Bazı çevreler, tasavvufu İslam’a aykırı bir bid’at olarak görmüşlerdir. Ancak, bu görüş yanlıştır. Tasavvuf, Kur’an ve Sünnet’e dayanan, İslam’ın özünü yaşama ve yaşatma çabasıdır. Elbette, tasavvuf adı altında İslam’a aykırı uygulamalar olabilir. Ancak, bu durum tasavvufun özünü ve değerini değiştirmez. Önemli olan, tasavvufun temel prensiplerine bağlı kalmak ve Kur’an ve Sünnet çizgisinden ayrılmamaktır.
Sonuç olarak, tasavvuf ilmi, İslam’ın özüne yolculuk, kalbin arınması, Allah’a yakınlaşma ve O’nun ahlakıyla ahlaklanma çabasıdır. Zikir, tevbe, zühd, takva, sabır, şükür, tevazu ve hizmet gibi temel prensipleri içerir. Tasavvuf, İslam’ın temel prensiplerine aykırı olmayan, aksine onları derinleştiren ve zenginleştiren bir yaklaşımdır. Tasavvuf, insanın Allah ile arasındaki bağı güçlendirerek, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmasına yardımcı olur.
“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah akşam tesbih edin. O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmet eden, melekleri de sizin için istiğfar eden bir Zattır. Allah, müminlere çok merhametlidir.” (Ahzab, 41-43)
Sen de Yorum Yap