La İlahe İllallah Zikri’nin Önemi
La İlahe İllallah Zikri’nin Önemi: Kalbin Anahtarı, Ruhun Şifası
İslam’ın kalbi, tevhid inancının en açık ve net ifadesi olan “La İlahe İllallah” kelimesi, bir Müslüman için sadece bir sözden ibaret değildir. Bu ifade, hayatın her alanına nüfuz eden, düşünceleri şekillendiren, amellere yön veren ve ruhu arındıran derin bir anlam taşır. Bu kelime-i tevhid, kulun Allah’a olan bağlılığının, O’ndan başka ilah olmadığına dair kesin inancının ve O’na teslimiyetinin en güçlü ifadesidir.
Kur’an-ı Kerim, zikrin önemine defalarca vurgu yapar. Allah’ı anmak, O’nu hatırlamak, O’na yönelmek, insanın manevi hayatının temelini oluşturur. Zikir, kalbi paslardan arındırır, nefsi terbiye eder, şeytanın vesveselerine karşı kalkan olur ve insanı Allah’a yaklaştırır. “La İlahe İllallah” zikri ise, zikirlerin en faziletlisi, en kapsamlısı ve en etkililerindendir.
“La İlahe İllallah” Kelimesinin Anlamı ve Derinliği
“La İlahe İllallah” ifadesi, basit bir çeviriyle “Allah’tan başka ilah yoktur” anlamına gelir. Ancak bu cümlenin derinliği, kelimelerin ötesine geçer. Bu ifade, her türlü sahte tanrıyı, her türlü putu, her türlü yanılgıyı reddeder. Sadece Allah’ın varlığını, birliğini, eşsizliğini ve her şeyin O’na ait olduğunu kabul eder. Bu, sadece dilde söylenen bir söz değil, kalpte hissedilen, akılla tasdik edilen ve amellerle gösterilen bir inançtır.
Bu kelime, insanın hayatına yön veren bir pusula gibidir. İnsanın neye değer vereceğini, neye yöneleceğini, neyi amaç edineceğini belirler. “La İlahe İllallah” diyen bir Müslüman, Allah’ın rızasını her şeyin üstünde tutar, O’nun emirlerine uyar, yasaklarından kaçınır ve hayatını O’nun yolunda geçirir.
Kur’an-ı Kerim’de “La İlahe İllallah” ve Zikrin Önemi
Kur’an-ı Kerim, zikrin önemine dair birçok ayetle doludur. Allah Teala, Bakara Suresi’nde şöyle buyurur: “Öyle ise beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim; ve bana şükredin ve bana nankörlük etmeyin.” (Bakara, 152) Bu ayet, zikrin Allah katındaki değerini ve önemini açıkça ortaya koymaktadır. Allah’ı zikreden bir kul, Allah tarafından da zikredilir ve O’nun rahmetine mazhar olur.
Ahzab Suresi’nde ise şöyle buyrulur: “Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah akşam tesbih edin.” (Ahzab, 41-42) Bu ayetler, zikrin sürekli olması gerektiğini, günün her anında Allah’ı hatırlamanın önemini vurgulamaktadır. Sabah akşam yapılan zikirler, insanın gün boyu Allah’la bağlantıda kalmasını sağlar ve onu günahlardan korur.
Muhammed Suresi’nde de şöyle buyrulur: “Bil ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Hem kendinin, hem de mümin erkeklerle mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile. Allah, gezip dolaştığınız yeri de, duracağınız yeri de bilir.” (Muhammed, 19) Bu ayet, “La İlahe İllallah” kelimesinin, günahların affedilmesine vesile olduğunu ve Allah’ın her şeyi bildiğini hatırlatır.
“La İlahe İllallah” Zikrinin Faydaları
“La İlahe İllallah” zikrinin sayısız faydası vardır. Bu zikir, kalbi temizler, ruhu arındırır, nefsi terbiye eder, şeytanın vesveselerine karşı kalkan olur, insanı Allah’a yaklaştırır, günahların affedilmesine vesile olur, insanın iç huzurunu artırır, stres ve kaygıyı azaltır, insanın Allah’a olan sevgisini ve bağlılığını güçlendirir, insanın ölüm anında kolaylık sağlar ve cennete girmeye vesile olur.
Bu zikrin faydaları sadece manevi değildir. “La İlahe İllallah” zikri, insanın psikolojik ve fizyolojik sağlığına da olumlu etkiler yapar. Zikir, insanın zihnini sakinleştirir, odaklanma yeteneğini artırır, uyku kalitesini iyileştirir, kan basıncını düşürür ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Ancak unutulmamalıdır ki, zikrin faydalarından tam olarak yararlanabilmek için, zikri sadece dille söylemek yeterli değildir. Zikrin kalpten gelmesi, samimiyetle yapılması ve zikredilen anlamın idrak edilmesi gerekir. Aksi takdirde, zikir sadece bir tekrar olmaktan öteye geçemez.
“La İlahe İllallah” Zikri Nasıl Yapılır?
“La İlahe İllallah” zikri, her zaman ve her yerde yapılabilir. Abdestli veya abdestsiz olmak, oturarak veya ayakta olmak, sessizce veya sesli bir şekilde zikretmek mümkündür. Önemli olan, kalbin Allah’a yönelmesi ve zikredilen anlamın idrak edilmesidir.
Zikri yaparken, öncelikle niyet etmek ve Allah’tan yardım dilemek gerekir. Daha sonra, “La İlahe İllallah” kelimesini tekrar tekrar söylemek ve bu kelimenin anlamını düşünmek gerekir. Zikri yaparken, kalbin Allah’a bağlanması, O’nun huzurunda olunduğu hissinin yaşanması ve O’na olan sevginin artması önemlidir.
Zikri yaparken, tesbih kullanmak da mümkündür. Tesbih, zikrin sayısını takip etmeye yardımcı olur ve zihnin dağılmasını engeller. Ancak tesbih kullanmak zorunlu değildir. Zikri parmaklarla saymak veya sayısız olarak yapmak da mümkündür.
Zikri yaparken, belirli bir sayıya uymak gerekmez. Ancak bazı alimler, belirli sayıda zikir yapmanın daha faziletli olduğunu belirtmişlerdir. Örneğin, günde yüz defa “La İlahe İllallah” zikretmenin faydaları hakkında hadisler bulunmaktadır.
Günlük Hayatta “La İlahe İllallah” Bilincini Yaşamak
“La İlahe İllallah” sadece dilde söylenen bir zikir olmaktan öte, bir yaşam tarzıdır. Bu bilinci günlük hayata yansıtmak, her an Allah’ı hatırlamak, O’nun rızasını gözetmek ve O’na teslim olmak demektir.
Bu bilinci yaşamak için, öncelikle Allah’ı tanımak ve O’na iman etmek gerekir. Kur’an-ı Kerim’i okuyarak, Peygamber Efendimizin (sav) hayatını öğrenerek ve İslam alimlerinin eserlerini okuyarak Allah’ı daha iyi tanıyabiliriz.
Daha sonra, Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak gerekir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek gibi ibadetleri yerine getirmek ve yalan söylemek, hırsızlık yapmak, gıybet etmek gibi günahlardan kaçınmak, “La İlahe İllallah” bilincini yaşamaktır.
Ayrıca, her işte Allah’ın rızasını gözetmek, insanlara karşı adaletli ve dürüst olmak, iyilik yapmak, yardım etmek, sabırlı olmak, şükretmek ve tevekkül etmek de “La İlahe İllallah” bilincinin birer yansımasıdır.
Unutmamalıyız ki, “La İlahe İllallah” kelimesi, sadece dilimizle söylediğimiz bir söz değil, kalbimizle inandığımız, aklımızla tasdik ettiğimiz ve amellerimizle gösterdiğimiz bir inançtır. Bu inancı hayatımızın her alanına yansıtarak, gerçek bir Müslüman olabilir ve Allah’ın rızasına nail olabiliriz.
Bu kelime-i tevhidin bereketiyle, kalplerimiz imanla dolsun, ruhlarımız huzur bulsun ve hayatımız Allah’ın rızası doğrultusunda şekillensin. Bu kelime, bir anahtar gibidir; kalbin kapısını açar, ruhun şifasını sunar ve cennete götüren yola ışık tutar.

Sen de Yorum Yap