Şemsü’l-Maarif: Güneşin Işığında Gizli Sırlar

Değerli okur, Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz buyurur: “Onda (Kur’ân’da) âyetler vardır, muhkem âyetler… Onların bir kısmını bilmek ancak âlimlere aittir” (Âl-i İmrân, 7). Bu muhkem ve müteşâbih âyetler, evrenin sırlarını barındırırken, insan ruhunu ilâhî bir tefekküre davet eder. Şemsü’l-Maarif –tam adıyla Şemsü’l-Maʿârif ve Letâʾifu’l-ʿAvârif– ise, 13. yüzyılın ezoterik hazinesi olarak, bu sırların bir kapısı mıdır, yoksa bir imtihan perdesi midir? Ahmed b. Ali el-Bûnî’nin kalemiyle kaleme aldığı bu eser, harflerin, saygıların ve feleklerin gizemlerini açığa vururken, tasavvuf erbabını hem büyüler hem uyarır. Bugün, bu kitabın “sırları”nı –ki bunlar, salt maddî bir ilim değil, ruhî bir mihenk taşıdır– tefekkür edelim. Lâkin ey kardeş, unutma: İlim, takvâya yoldaş olmazsa, zehir olur.
Eserin Kökeni: Bir Âlimin Gökle Sohbeti
Ahmed b. Ali el-Bûnî (ö. 1225), Endülüs kökenli bir sûfî ve âlimdir; Cezayir’de vefat eden bu müellif, matematik, astronomi ve havas ilmiyle tanınır. Şemsü’l-Maarif, onun en meşhur eseri olup, dört ciltlik bir külliyattır. Kitap, “Güneşü’l-Bilgiler” anlamına gelir ve Besmele’nin derinliklerinden başlayarak, evrenin kozmik düzenini harfler üzerinden yorumlar. Bûnî, ilhamını İbn Arabî’nin Fusûsu’l-Hikem ve Gazâlî’nin tasavvufî mirasından alır; lâkin eleştirmenler, onu “sihirbaz” diye yaftalar. Neden? Çünkü eser, İslamî ilimlerin sınırlarını zorlar: Harf-ilim (ebced hesabı), ay menzilleri, burçlar, rukyeler ve simya gibi konuları, Kur’ânî âyetlerle iç içe geçirir.
Tasavvufta, bu bir “keşf” yolculuğudur: Bûnî, “Harfler, Allah’ın isimlerinin tecellîsidir” der. Örneğin, Elif’in dikeliği, tevhîdin simgesidir; Bâ’nın yuvarlaklığı ise, âlemin döngüsünü. Bu, salt bir gramer dersi değil; ruhun, âlemlerin kapılarını aralayan bir anahtardır.
Kitabın Sırları: Muhkem Âyetler mi, Müteşâbih Tehlikeler mi?
Şemsü’l-Maarif’in “sırları”, popüler kültürde “büyü formülleri” diye anılsa da, aslına bakarsak, havas ilminin bir derlemesidir –yani, Esma-ül Hüsna’nın, âyetlerin ve harflerin metafizik güçlerini açığa vuran bir rehber. İşte, eser içindeki başlıca sırlar, tefekkür ehline bir özet olarak:
- Harflerin Kozmik Sırları (Ebced ve Vefkler): Bûnî, Arap harflerini yirmi sekiz ay menziliyle eşleştirir; her harf, bir gezegenin enerjisini taşır. Örneğin, “Hâ” harfi, Ay’ın menziliyle ilişkilendirilir ve zikriyle “kalp sırları” açılır. Vefkler –geometrik tılsımlar– ise, sayılarla harfleri birleştirerek koruma sağlar: Bir vefk çizmek, “Lâ ilâhe illallah”ın ebced değerini (239) kullanarak, şeytanî vesveseleri def eder. Bu, simya ile tasavvufun kesişimidir; lâkin gaflet ehli için, bir tuzak hâline gelebilir.
- Esma-ül Hüsna’nın Gizli Bereketleri: Kitap, her ismin (örneğin, “El-Kâdir”in) zikrîyle ilgili “letâʾif” (incelikler) sunar. Besmele’nin sırları, halvet erbabının (yalnız ibadete çekilenlerin) irtibâtını güçlendirir: 786 ebced değeriyle çizilen bir daire, âhiret kapılarını aralar der Bûnî. Gün ve saatlerin etkisi –Cuma gecesi Zühre saati gibi– burada detaylandırılır; zira “Her saatin bir meliki vardır” (hadîs rivayetiyle). Bu sırlar, ruhî yükselişe kapı açar, lâkin şirk kokusu taşırsa, lanete dönüşür.
- Felekler, Burçlar ve Rukyeler: Yirmi sekiz menzil (Ay’ın evreleri), burçlarla harmanlanır; örneğin, Koç burcunda “Şiron” tılsımı, şifa getirir. Simya bölümleri, elementlerin (ateş, su, hava, toprak) dönüşümünü anlatır –bu, İbn Sînâ’nın mirasıyla örtüşür. Rukyeler ise, âyetlerle hastalıklara şifa: “Kul hüvallâhü ehad”ın 313 tekrarı, koruma sağlar.
Bu sırlar, Bûnî’nin deyişiyle, “Allah’ın kudretiyle açılan kapılardır”; lâkin modern eleştirmenler, bunları “şeytanın başyapıtı” diye niteler. Neden? Çünkü eser, bid’at ve hurafeye kayabilir; şirk unsurları (örneğin, harfleri putlaştırmak) gizli tutulur. Osmanlı’da bile, kopyaları yakılmış; Tayşi gibi âlimler, “Anahtarı yok edin” emri vermiştir. Tasavvufta, bu bir imtihandır: İlim, ihlâsla okunmazsa, cinî tuzak olur.
Tehlike ve Tefekkür: Bir Uyarı ve Çağrı
Ey okur, Şemsü’l-Maarif tehlikelidir –zira “İlim, ehline verilmezse, fitne çıkar” (hadîs). Piyasada “manevî ilim” diye pazarlanan nüshalar, şirkle doludur; Reddit gibi mecralarda bile “en tehlikeli kitap” diye anılır. Bûnî’nin niyeti saf olsa da, gaflet ehli için bir zehirdir. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Sihir, küfürdür” buyururken (Buhârî, Tıb, 48), biz tefekküre dönelim: Göklerin sırları, Kur’ân’da gizlidir; Şemsü’l-Maarif ise, bir ayna –kendi nurunu yansıtır.
Son söz: Bu eseri okumak isteyen, arif bir mürşidle yola çıksın. Zira ilim, deryâdır; boğulmamak için, takvâ kemerini bağla. Gökler konuşur, lâkin kulaklar sağır olursa, feryat yükselir. Tefekkür edin, uyanın.
Kürşad Berkkan Kaynakça: TDV İslâm Ansiklopedisi, Bûnî’nin orijinal metinleri, tasavvufî tefsirler ve çağdaş uyarılar. Gerçeğe bir adım daha.
Sen de Yorum Yap