Rabbanî İlim: Allah’ın Öğrettiği Bilginin Sırları

admin
5 0

Rabbanî İlim: Allah’ın Öğrettiği Bilginin Sırları

İnsanlık tarihi boyunca bilgiye ulaşma çabası, medeniyetlerin yükselişinde ve bireylerin kişisel gelişiminde hayati bir rol oynamıştır. Ancak bilginin kaynakları ve niteliği, farklı düşünce sistemlerinde farklı şekillerde ele alınmıştır. İslam düşüncesinde, bilginin en yüce kaynağı Allah’tır ve O’nun dilediği kullarına bahşettiği özel bir bilgi türü mevcuttur: Ledün ilmi.

Bu yazımızda, Kehf Suresi’nin 65. ayetinde geçen “‘وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا’ (Ona katımızdan bir ilim öğretmiştik)” ifadesi bağlamında ledünnî ilmi derinlemesine inceleyeceğiz. Hızır (a.s.) kıssası, marifetullah (Allah’ı bilme), tasavvufta keşif ve şuhud kavramları ile bu ilmin ilişkisini irdeleyeceğiz. Amacımız, ledün ilminin ne anlama geldiğini, nasıl elde edilebileceğini ve insan hayatındaki potansiyel etkilerini anlamaktır.

Ledün İlmi Nedir?

Ledün kelimesi, Arapça’da “katından”, “yanından” anlamına gelir. Ledün ilmi ise, doğrudan Allah tarafından, vasıtasız olarak öğretilen, zahiri sebeplerin ötesinde bir bilgi türüdür. Bu bilgi, akıl ve duyu organlarıyla elde edilemeyen, ilham, keşif, şuhud ve feyz yoluyla kalbe doğan bir nurdur. Ledün ilmi, eşyanın hakikatini, olayların iç yüzünü ve geleceği anlamaya yardımcı olur.

Geleneksel İslamî kaynaklarda, ledün ilmi genellikle peygamberlere ve velilere bahşedilen bir lütuf olarak kabul edilir. Bu bilgi, onların Allah ile daha derin bir bağ kurmalarını, insanlığa rehberlik etmelerini ve gayb âlemine dair sırlara vakıf olmalarını sağlar.

Kehf Suresi 65. Ayeti ve Hızır (a.s.) Kıssası

Ledün ilminin en bilinen örneği, Kehf Suresi’nde anlatılan Hızır (a.s.) kıssasıdır. Hz. Musa (a.s.), Allah’ın emriyle Hızır (a.s.) ile yolculuk yapar ve ondan ilim öğrenmek ister. Hızır (a.s.), Hz. Musa’ya (a.s.) kendisine eşlik etmesinin zor olacağını, çünkü onun sabredemeyeceği şeyleri yapacağını söyler.

Bu yolculuk boyunca Hızır (a.s.), zahiren garip ve anlaşılmaz eylemlerde bulunur: Bir gemiyi deler, bir çocuğu öldürür ve yıkılmak üzere olan bir duvarı tamir eder. Hz. Musa (a.s.), bu eylemlerin hikmetini anlamadığı için sabredemez ve Hızır (a.s.) ile yollarını ayırmak zorunda kalır.

Ayrılmadan önce Hızır (a.s.), Hz. Musa’ya (a.s.) bu eylemlerin gerçek nedenlerini açıklar. Gemiyi delmesi, zalim bir hükümdarın gemileri gasp etmesini engellemek içindir. Çocuğu öldürmesi, büyüdüğünde anne babasını azdırabilecek olması nedeniyledir. Duvarı tamir etmesi ise, altında yetimlere ait bir hazine bulunması ve o hazinenin korunması içindir.

Bu kıssa, ledün ilminin zahiri sebeplerin ötesinde, Allah’ın hikmetiyle hareket ettiğini gösterir. Hızır (a.s.), Allah tarafından kendisine öğretilen bu özel bilgi sayesinde, olayların iç yüzünü ve gelecekteki sonuçlarını görebilmektedir. Hz. Musa (a.s.) ise, peygamber olmasına rağmen, bu ilme vakıf olmadığı için Hızır (a.s.)’ın eylemlerini anlamakta zorlanmıştır.

Marifetullah: Allah’ı Bilme Yolculuğu

Ledün ilmi, marifetullah ile yakından ilişkilidir. Marifetullah, Allah’ı isimleri, sıfatları ve fiilleriyle bilmek, O’na karşı derin bir sevgi ve huşu duymak anlamına gelir. Bu bilgi, sadece akli çıkarımlarla değil, kalbin nuruyla, yani ilham, keşif ve şuhud yoluyla elde edilir.

Marifetullah yolunda ilerleyen bir kişi, nefsini terbiye eder, kalbini temizler ve Allah’a yakınlaşmaya çalışır. Bu süreçte, Allah ona ledün ilmiyle tecelli eder ve eşyanın hakikatini, olayların iç yüzünü anlamasına yardımcı olur. Marifetullah, ledün ilminin bir sonucu olabileceği gibi, ona ulaşmanın bir yolu da olabilir.

Tasavvufta Keşif ve Şuhud Kavramları

Tasavvuf, İslam’ın mistik boyutunu temsil eder ve marifetullah yolunda ilerlemeyi amaçlar. Tasavvufta keşif ve şuhud, ledün ilmiyle yakından ilişkili olan iki önemli kavramdır.

  • Keşif: Perdenin kalkması, örtünün açılması anlamına gelir. Tasavvufî anlamda, kalbin temizlenmesi ve nefsin terbiye edilmesiyle, gayb âlemine ait bilgilerin kalbe doğmasıdır. Keşif yoluyla, kişi Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini müşahede edebilir, melekleri ve diğer ruhani varlıkları görebilir.
  • Şuhud: Gözlemlemek, tanık olmak anlamına gelir. Tasavvufî anlamda, Allah’ın varlığını ve birliğini kalben hissetmek, O’nun cemalini müşahede etmektir. Şuhud, kalbin Allah’a tamamen yönelmesi ve O’ndan başka hiçbir şey görmemesi halidir.

Keşif ve şuhud, ledün ilminin birer tezahürüdür. Bu yollarla elde edilen bilgiler, akıl ve duyu organlarıyla elde edilemeyen, doğrudan Allah tarafından bahşedilen bilgilerdir. Ancak, her keşif ve şuhudun doğru ve güvenilir olduğu söylenemez. Bu nedenle, tasavvuf ehli, keşif ve şuhudlarını Kur’an ve Sünnet ölçüsüne vurarak değerlendirirler.

Ledün İlmi Nasıl Elde Edilir?

Ledün ilmi, Allah’ın bir lütfu olduğu için, doğrudan bir formülü yoktur. Ancak, bu ilme ulaşmak için bazı yollar ve yöntemler bulunmaktadır:

  • Takva: Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşamak, haramlardan kaçınmak ve farzları yerine getirmek. Takva, kalbi temizler ve Allah’ın nurunun kalbe doğmasına zemin hazırlar.
  • Zikir: Allah’ı sürekli hatırlamak, O’nun isimlerini ve sıfatlarını tekrar etmek. Zikir, kalbi Allah’a bağlar ve O’nunla iletişim kurmayı kolaylaştırır.
  • Tefekkür: Allah’ın yarattığı varlıklar üzerinde düşünmek, evrenin sırlarını anlamaya çalışmak. Tefekkür, aklı ve kalbi besler ve Allah’ın büyüklüğünü anlamaya yardımcı olur.
  • İhlas: Her ameli sadece Allah rızası için yapmak, gösterişten ve riyadan uzak durmak. İhlas, amellerin değerini artırır ve Allah’ın sevgisini kazanmaya vesile olur.
  • Salih Ameller: Kur’an ve Sünnet’e uygun olarak yapılan her türlü güzel iş ve davranış. Salih ameller, kişinin manevi derecesini yükseltir ve Allah’a yakınlaşmasını sağlar.
  • Dua ve Niyaz: Allah’tan yardım istemek, O’na yalvarmak ve yakarmak. Dua ve niyaz, Allah ile kul arasındaki bağı güçlendirir ve O’nun rahmetini celbeder.

Bu yolları takip eden bir kişi, kalbini temizler, nefsini terbiye eder ve Allah’a yakınlaşır. Bu süreçte, Allah ona ledün ilmiyle tecelli edebilir ve eşyanın hakikatini anlamasına yardımcı olabilir. Ancak, ledün ilminin bir amaç değil, bir araç olduğu unutulmamalıdır. Amaç, Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na kulluk etmektir.

Ledün İlminin Önemi ve İnsan Hayatındaki Etkileri

Ledün ilmi, insan hayatında derin ve önemli etkilere sahip olabilir:

  • Basiret: Olayların iç yüzünü ve gelecekteki sonuçlarını görmeyi sağlar.
  • Hikmet: Doğru kararlar vermeyi ve doğru davranışlarda bulunmayı sağlar.
  • İrfan: Allah’ı daha yakından tanımayı ve O’na karşı derin bir sevgi ve huşu duymayı sağlar.
  • Rehberlik: İnsanlara doğru yolu göstermeyi ve onlara yardım etmeyi sağlar.
  • Huzur: Kalbi Allah’a bağlar ve iç huzuru sağlar.

Ancak, ledün ilmiyle donatılmış bir kişinin, bu bilgiyi doğru ve adil bir şekilde kullanması önemlidir. Bu bilgi, kibir ve gurura yol açmamalı, aksine tevazu ve şükran duygusunu artırmalıdır. Ledün ilmi, insanlığa hizmet etmek ve Allah’ın rızasını kazanmak için bir araç olarak kullanılmalıdır.

Sonuç

Ledün ilmi, Allah’ın dilediği kullarına bahşettiği özel bir bilgi türüdür. Bu bilgi, akıl ve duyu organlarıyla elde edilemeyen, ilham, keşif, şuhud ve feyz yoluyla kalbe doğan bir nurdur. Hızır (a.s.) kıssası, bu ilmin en bilinen örneğidir. Marifetullah yolunda ilerleyen ve nefsini terbiye eden kişiler, ledün ilmine nail olabilirler. Bu ilim, insan hayatında derin ve önemli etkilere sahip olabilir, ancak doğru ve adil bir şekilde kullanılması önemlidir. Rabbimiz, bizleri de O’nun rızasına uygun bir şekilde yaşamaya ve O’nun ilmiyle münevver olmaya muvaffak kılsın.

Sen de Yorum Yap