Bayezid-i Bistami Hazretleri kimdir?

admin
4 0

Bayezid-i Bistami Hazretleri: Aşkın ve Fenanın Horasanlı Sesi

Tasavvuf dünyasının en önemli figürlerinden biri olan Bayezid-i Bistami Hazretleri (ö. 874), Horasan coğrafyasında yetişmiş, aşkın ve cezbenin sembolü olmuş bir sufi dervişidir. Derin tefekkürü, coşkulu ifadeleri ve fenafillah makamına ulaşmadaki kararlılığıyla İslam tasavvuf tarihinde silinmez bir iz bırakmıştır. Bu yazıda, Bayezid-i Bistami’nin hayatını, tasavvufi yolculuğunu, şatahat olarak bilinen sıra dışı sözlerini ve fenafillah anlayışını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Hayatı ve Kökenleri

Bayezid-i Bistami, 8. yüzyılın sonlarında veya 9. yüzyılın başlarında İran’ın Bistam şehrinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Tayfur bin İsa bin Şuruşan el-Bistami’dir. Ailesinin Zerdüşt kökenli olduğu rivayet edilmektedir. Ancak Bayezid’in çocukluğundan itibaren İslam’a derin bir bağlılık duyduğu ve kendini ibadete adadığı bilinmektedir. Genç yaşta Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş ve dini ilimlerde derinleşmiştir.

Bayezid-i Bistami’nin ilk dönem hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak, tasavvufi yolculuğuna başlamadan önce uzun yıllar boyunca riyazet ve mücahede ile meşgul olduğu, nefsini terbiye etmek için çaba gösterdiği rivayet edilmektedir. Farklı kaynaklarda, farklı şeyhlerden ders aldığı belirtilse de, Bayezid’in asıl eğitimini içsel bir tecrübe yoluyla aldığı düşünülmektedir.

Tasavvufi Yolculuğu ve Horasan Ekolü

Bayezid-i Bistami, Horasan tasavvuf ekolünün önemli temsilcilerinden biridir. Horasan ekolü, zühd, takva, aşk ve cezbe gibi unsurları ön plana çıkaran, nefs terbiyesine ve manevi arınmaya odaklanan bir tasavvuf anlayışını temsil eder. Bayezid, bu ekolün karakteristik özelliklerini bünyesinde barındırmış ve kendi özgün yorumlarıyla zenginleştirmiştir.

Bayezid’in tasavvufi yolculuğu, seyr-i süluk olarak adlandırılan manevi bir süreçtir. Bu süreçte, mürşid rehberliğinde veya kendi başına, çeşitli riyazetler, zikirler ve tefekkürlerle nefsi arındırmak, kalbi cilalamak ve Allah’a ulaşmak hedeflenir. Bayezid, bu yolculukta büyük bir gayret göstermiş, nefsini terbiye etmek için zorlu mücadeleler vermiştir. Rivayetlere göre, yıllarca oruç tutmuş, geceleri ibadetle geçirmiş ve dünyevi zevklerden uzak durmuştur.

Horasan ekolünün etkisiyle, Bayezid-i Bistami’nin tasavvuf anlayışında aşk ve cezbe önemli bir yer tutar. O, Allah’a duyulan aşkın insanı kendinden geçirdiğine, aklını ve iradesini devre dışı bıraktığına inanır. Bu aşkın etkisiyle, Bayezid zaman zaman şatahat olarak bilinen sıra dışı sözler sarf etmiştir.

Şatahat Sözleri ve Anlamı

Şatahat, tasavvuf literatüründe, cezbe ve aşkın etkisiyle, sufilerin kontrolsüz bir şekilde sarf ettikleri, zahiren İslam’ın temel prensiplerine aykırı gibi görünen sözlerdir. Bayezid-i Bistami, şatahat sözleriyle tanınan bir sufi olarak bilinir. “Sübhani ma azamü şani” (Benim şanım ne yücedir!), “Enel Hakk” (Ben Hakk’ım!) gibi sözleri, o dönemde büyük tartışmalara yol açmıştır.

Şatahat sözleri, genellikle sufilerin fenafillah makamında bulundukları anlarda, Allah’ın varlığında eriyerek, kendi benliklerini kaybettikleri ve ilahi tecellilere mazhar oldukları anlarda söyledikleri sözler olarak kabul edilir. Bu sözler, zahiren çelişkili gibi görünse de, batıni anlamda derin bir tasavvufi içeriğe sahiptir. Şatahat sözlerini anlamak için, sufinin içinde bulunduğu manevi hali ve tasavvufi terminolojiyi bilmek gerekir.

Bayezid-i Bistami’nin şatahat sözleri, bazı kesimler tarafından eleştirilmiş olsa da, tasavvuf çevrelerinde büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Bu sözler, Allah’a duyulan aşkın ve cezbenin ne kadar derin olabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca, şatahat sözleri, tasavvufun sınırlarını zorlayan, akıl ve mantığın ötesine geçen bir deneyim olduğunu da ortaya koymaktadır.

Fenafillah Anlayışı

Bayezid-i Bistami’nin tasavvuf anlayışının temelinde, fenafillah kavramı yatmaktadır. Fenafillah, sufinin kendi benliğini Allah’ın varlığında eritmesi, yok etmesi anlamına gelir. Bu makama ulaşan sufi, artık kendi iradesiyle değil, Allah’ın iradesiyle hareket eder. Kendi varlığını Allah’ın varlığında yok eden sufi, beka billah makamına ulaşır ve Allah’ın sıfatlarıyla sıfatlanır.

Bayezid-i Bistami, fenafillah makamına ulaşmak için büyük bir çaba göstermiş ve bu makamın sırlarını keşfetmiştir. O, fenafillahı, “Allah’tan başka hiçbir şey görmemek, Allah’tan başka hiçbir şey duymamak, Allah’tan başka hiçbir şey bilmemek” olarak tanımlamıştır. Bu makama ulaşan sufi, artık dünyevi kaygılardan uzaklaşır, Allah’a yakınlaşır ve ilahi sırları müşahede eder.

Bayezid-i Bistami’nin fenafillah anlayışı, sonraki dönemlerde yaşamış birçok sufiye ilham kaynağı olmuştur. Onun bu konudaki derin tecrübeleri ve açıklamaları, tasavvuf literatüründe önemli bir yer tutmaktadır.

Tesirleri ve Mirası

Bayezid-i Bistami Hazretleri, vefatından sonra da tasavvuf dünyasında büyük bir etki bırakmıştır. Onun düşünceleri, sözleri ve yaşam tarzı, birçok sufi ve derviş tarafından örnek alınmıştır. Bayezid’in öğretileri, özellikle Horasan ve Orta Asya’da yaygınlaşmış, birçok tarikatın oluşmasına katkıda bulunmuştur.

Bayezid-i Bistami’nin türbesi, günümüzde İran’ın Bistam şehrinde bulunmaktadır ve ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görmektedir. Onun türbesi, sadece bir ziyaret yeri değil, aynı zamanda bir ilham kaynağı ve manevi bir merkez olarak kabul edilmektedir.

Sonuç olarak, Bayezid-i Bistami Hazretleri, tasavvuf tarihinin en önemli figürlerinden biridir. Onun aşkın ve cezbeyi temsil eden kişiliği, şatahat sözleri ve fenafillah anlayışı, tasavvuf dünyasında derin bir etki bırakmıştır. Bayezid’in öğretileri, günümüzde de sufilere ve maneviyat arayışında olanlara yol göstermeye devam etmektedir.

Sen de Yorum Yap