Bayezid-i Bistami Hazretleri kimdir?

admin
302 0

Bayezid-i Bistami Hazretleri: Aşkın ve Fenanın Horasanlı Sesi

Tasavvuf dünyasının zirve isimlerinden biri olan Bayezid-i Bistami Hazretleri, yalnızca yaşadığı döneme değil, kendinden sonraki asırlara da derin izler bırakmış bir gönül sultanıdır. Horasan coğrafyasının bağrından kopup gelen bu müstesna şahsiyet, aşkın, cezbeli bir derviş, şatahatlarıyla dillere destan bir âşık ve fenafillah makamına ermiş bir veli olarak tanınır. Bu yazımızda, Bayezid-i Bistami’nin hayatını, tasavvufi yolculuğunu, şatahat sözlerini, fenafillah anlayışını ve Horasan ekolündeki yerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Bayezid-i Bistami’nin Hayatı ve Kökenleri

Bayezid-i Bistami, asıl adıyla Tayfur bin İsa bin Süruşan el-Bistami, 8. yüzyılın sonlarında (tahminen 777-778) İran’ın Bistam şehrinde doğmuştur. Ailesinin Zerdüşt dinine mensup olduğu rivayet edilse de, Bayezid’in İslam’a sıkı sıkıya bağlı bir çevrede yetiştiği bilinmektedir. Babası İsa, dindar ve takva sahibi bir zat olarak bilinirdi. Bayezid’in çocukluğu ve gençliği, Bistam’ın manevi atmosferi içinde, Kur’an öğrenimi ve dini ilimlerle meşgul olarak geçmiştir.

Bayezid-i Bistami’nin hayatı hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, menkıbeler ve rivayetler, onun derin bir manevi arayış içinde olduğunu göstermektedir. Genç yaşta dünyevi zevklerden uzaklaşarak, kendini ibadete ve tefekküre adamıştır. Bistam’da ve çevresindeki bölgelerde bulunan âlimlerden ve sûfilerden dersler almış, tasavvufi bilgi ve tecrübelerini derinleştirmiştir.

Tasavvufi Yolculuğu ve Seyr-i Süluku

Bayezid-i Bistami’nin tasavvufi yolculuğu, nefsinin terbiyesi ve kalbinin arınması üzerine kuruludur. O, zahiri ilimlerin yanı sıra, batıni ilimlere de büyük önem vermiş, riyazet ve mücahede yoluyla nefsini terbiye etmeye çalışmıştır. Uzun süren açlıklar, uykusuzluklar ve zikirlerle dolu bir hayat sürmüştür. Bu çileli hayatı, onu manevi mertebelerde yükseltmiş ve Hakk’a daha da yakınlaştırmıştır.

Bayezid-i Bistami’nin seyr-i süluku, geleneksel sûfi yollarından farklılıklar göstermektedir. O, sistematik bir tarikata bağlı olmamış, daha çok kendi içsel rehberliğine ve ilahi ilhama dayanmıştır. Bu nedenle, tasavvuf tarihinde “üveysi” bir yol izlediği kabul edilir. Üveysilik, bir mürşidin doğrudan rehberliğine ihtiyaç duymadan, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) veya diğer velilerin ruhani yardımıyla manevi terbiye almaya dayanır.

Bayezid-i Bistami’nin tasavvufi yolculuğunda, aşkın ve cezbenin önemli bir yeri vardır. O, Hakk’a duyduğu derin aşkla kendinden geçmiş, coşkulu ve heyecanlı bir ruh haline bürünmüştür. Bu halet-i ruhiye, onun şatahat olarak bilinen sözlerinde açıkça görülmektedir.

Şatahat Sözleri ve Anlamı

Şatahat, tasavvuf literatüründe, cezbe ve istiğrak halinde söylenen, zahiren İslam hukukuna aykırı gibi görünen, ancak batınen derin manalar içeren sözlerdir. Bayezid-i Bistami, şatahatlarıyla tanınan bir sûfidir. Onun şatahat sözleri, genellikle aşkın, cezbenin ve fenafillah makamının bir ifadesidir.

Örnek olarak, Bayezid-i Bistami’ye atfedilen şu sözler verilebilir:

  • “Benim cübbemin içinde Allah’tan başka kimse yoktur.”
  • “Sübhani! Ma azamü şani!” (Noksanlıklardan münezzeh olan Allah’ım! Benim şanım ne yücedir!)
  • “Kendimi tenzih ederim. Benim şanım ne yücedir!”

Bu sözler, ilk bakışta küfür gibi görünse de, tasavvufi yorumlara göre, Bayezid-i Bistami’nin fenafillah makamında söylediği sözlerdir. Fenafillah, kulun Allah’ta yok olması, kendi varlığından geçerek Hakk’ın varlığıyla var olması anlamına gelir. Bayezid-i Bistami, bu makamda kendi varlığını tamamen Allah’ta yok etmiş, Hakk’ın tecellisiyle dolmuştur. Bu nedenle, “Ben” dediği zaman, aslında Hakk’ı kastetmektedir.

Şatahat sözleri, her ne kadar zahiren tartışmalı olsa da, tasavvufi düşüncenin derinliğini ve aşkın boyutunu göstermesi açısından önemlidir. Bu sözler, sûfilerin Hakk’a duyduğu derin aşkın ve cezbenin bir ifadesi olarak kabul edilir.

Fenafillah Anlayışı

Bayezid-i Bistami’nin tasavvuf anlayışının temelinde, fenafillah makamı yatmaktadır. Fenafillah, kulun kendi varlığından geçerek Hakk’ın varlığıyla var olması, nefsani arzulardan ve dünyevi bağlardan kurtularak Allah’a ulaşması anlamına gelir. Bayezid-i Bistami, fenafillah makamına ulaşmak için uzun yıllar riyazet ve mücahede ile meşgul olmuş, nefsini terbiye etmiş ve kalbini arındırmıştır.

Fenafillah makamına ulaşan bir kul, artık kendi iradesiyle değil, Hakk’ın iradesiyle hareket eder. Onun bütün amelleri, Allah rızası için olur. Dünyevi kaygılardan ve korkulardan kurtulur, sadece Hakk’a yönelir. Bayezid-i Bistami, fenafillah makamına ulaşmış bir veli olarak, hayatını Allah’a adamış, bütün varlığıyla Hakk’a teslim olmuştur.

Bayezid-i Bistami’nin fenafillah anlayışı, tasavvuf düşüncesinde önemli bir yere sahiptir. Onun bu anlayışı, kendinden sonraki sûfileri derinden etkilemiş ve fenafillah makamının önemini vurgulamıştır.

Horasan Ekolündeki Yeri

Bayezid-i Bistami, Horasan tasavvuf ekolünün önemli temsilcilerinden biridir. Horasan, İslam dünyasının doğusunda yer alan ve tasavvufun önemli merkezlerinden biri olan bir bölgedir. Horasan ekolü, aşkın, cezbenin, şatahatın ve fenafillah anlayışının ön planda olduğu bir tasavvuf anlayışını temsil eder.

Bayezid-i Bistami, Horasan ekolünün bu özelliklerini kendi tasavvufi tecrübelerinde ve sözlerinde yansıtmıştır. Onun şatahat sözleri, aşkın ve cezbenin bir ifadesi olarak, Horasan ekolünün karakteristik özelliklerini taşır. Ayrıca, fenafillah anlayışı da Horasan ekolünde önemli bir yer tutar. Bayezid-i Bistami’nin fenafillah anlayışı, Horasan ekolünün bu konudaki görüşlerini yansıtmaktadır.

Bayezid-i Bistami, Horasan ekolünün önemli bir temsilcisi olarak, kendinden sonraki sûfileri derinden etkilemiştir. Onun tasavvufi düşünceleri ve uygulamaları, Horasan ekolünün gelişimine katkıda bulunmuş ve bu ekolün daha da tanınmasına vesile olmuştur.

Sonuç

Bayezid-i Bistami Hazretleri, tasavvuf dünyasının unutulmaz isimlerinden biridir. Aşkın, cezbenin, şatahatın ve fenafillahın sembolü olan bu müstesna şahsiyet, Horasan ekolünün önemli temsilcilerinden biridir. Onun hayatı, tasavvufi yolculuğu, şatahat sözleri ve fenafillah anlayışı, kendinden sonraki asırlara ışık tutmaya devam etmektedir. Bayezid-i Bistami’nin mirası, tasavvuf düşüncesinin derinliğini ve aşkın boyutunu göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Sen de Yorum Yap