Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri kimdir?

admin
9 0

Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri: Aşkın ve İrfanın Sembolü

Mevlana Celaleddin Rumi, İslam dünyasının yetiştirdiği en büyük mutasavvıflardan, şairlerden ve düşünürlerden biridir. 13. yüzyılda yaşamış olan Mevlana, sadece yaşadığı dönemi değil, günümüz insanını da derinden etkileyen evrensel bir mesajın taşıyıcısı olmuştur. Aşk, hoşgörü, birlik ve insan sevgisi üzerine kurulu felsefesi, yüzyıllardır farklı kültürlerden insanları bir araya getirmekte ve onlara ilham vermektedir. Bu yazımızda, Mevlana’nın hayatını, eserlerini, özellikle Mesnevi’nin tasavvufi derinliğini, aşk anlayışını ve Mevlevilik tarikatının doğuşunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Mevlana’nın Hayatı: Belh’ten Konya’ya Uzayan Bir Yolculuk

Mevlana Celaleddin Rumi, 30 Eylül 1207 tarihinde günümüzde Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh şehrinde doğmuştur. Babası, “Sultanü’l-Ulema” lakabıyla tanınan Muhammed Bahaeddin Veled, annesi ise Mümine Hatun’dur. Mevlana, küçük yaşlardan itibaren babasının ilmi ve irfanıyla yetişmiş, dönemin önemli alimlerinden dersler almıştır.

1219 yılında, Moğol istilasının yaklaşmasıyla birlikte Bahaeddin Veled ailesiyle birlikte Belh’ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından önce Nişabur’a, ardından Bağdat, Mekke, Medine, Şam ve Anadolu şehirlerini dolaşmışlardır. Bu yolculuk, Mevlana’nın düşünce dünyasının şekillenmesinde ve farklı kültürlerle tanışmasında önemli bir rol oynamıştır.

1228 yılında Konya’ya yerleşen Bahaeddin Veled, burada Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad tarafından büyük bir saygıyla karşılanmıştır. Bahaeddin Veled’in vefatının ardından, Mevlana babasının yerine geçerek Konya’da irşad faaliyetlerine başlamıştır.

Şems-i Tebrizi ile Tanışma: Aşkın İnfazı

Mevlana’nın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri, 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile tanışmasıdır. Şems, Mevlana’nın hayatına girdiği andan itibaren onu derinden etkilemiş, onun tasavvufi derinliğini ve aşk anlayışını bambaşka bir boyuta taşımıştır. Şems, Mevlana’yı zahiri ilimlerden batıni hakikatlere yönlendirmiş, onu gerçek aşkın ve irfanın kaynağına ulaştırmıştır.

Mevlana ile Şems arasındaki ilişki, sadece bir hoca-talebe ilişkisi değil, aynı zamanda iki can dostu, iki ruh ikizi arasındaki derin bir bağdır. Bu ilişki, Mevlana’nın şiirlerine, düşüncelerine ve yaşam tarzına yansımış, onun evrensel mesajının temelini oluşturmuştur.

Ancak Şems’in Konya’da bulunması, bazı çevrelerde kıskançlık ve rahatsızlık yaratmıştır. 1248 yılında, Şems-i Tebrizi ansızın ortadan kaybolmuş, bu durum Mevlana’yı derin bir üzüntüye boğmuştur. Şems’in kayboluşu, Mevlana’nın aşk acısını ve arayışını daha da derinleştirmiş, onun şiirlerine ve düşüncelerine yepyeni bir boyut kazandırmıştır.

Mevlana’nın Eserleri: İrfan Denizinden Damlalar

Mevlana, geride birbirinden değerli eserler bırakmıştır. Bu eserler, sadece edebi birer metin değil, aynı zamanda tasavvufi birer rehber, birer irfan kaynağıdır. Mevlana’nın en önemli eserleri şunlardır:

  • Mesnevi: Mevlana’nın en önemli ve en hacimli eseridir. Farsça yazılmış olan Mesnevi, 25.000’den fazla beyitten oluşmaktadır. İçerisinde hikayeler, kıssalar, öğütler ve tasavvufi yorumlar barındırır. Mesnevi, tasavvuf edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.
  • Divan-ı Kebir (Divan-ı Şems): Mevlana’nın Şems-i Tebrizi’ye duyduğu aşkı ve özlemi dile getirdiği şiirlerinden oluşan bir divandır. Divan-ı Kebir, aşkın, coşkunun ve irfanın en güzel örneklerini sunar.
  • Fihi Ma Fih (Ne Varsa İçindedir): Mevlana’nın sohbetlerinden derlenen bir eserdir. İçerisinde çeşitli konulara dair düşünceler, yorumlar ve öğütler bulunmaktadır.
  • Mektubat: Mevlana’nın çeşitli kişilere yazdığı mektuplardan oluşan bir eserdir. Mektuplar, Mevlana’nın düşüncelerini, yaşam tarzını ve dönemin sosyal hayatını yansıtmaktadır.
  • Mecalis-i Seb’a (Yedi Meclis): Mevlana’nın vaazlarından oluşan bir eserdir. İçerisinde çeşitli dini ve ahlaki konulara dair açıklamalar bulunmaktadır.

Mesnevi: Tasavvufun Derin Sularında Bir Yolculuk

Mesnevi, Mevlana’nın en önemli eseri olmasının yanı sıra, tasavvuf edebiyatının da en önemli eserlerinden biridir. Mesnevi, içerisinde barındırdığı hikayeler, kıssalar ve öğütler aracılığıyla insanı hakikate ulaştırmayı amaçlar. Mesnevi’de aşk, hoşgörü, birlik, insan sevgisi, tevazu, sabır, şükür gibi birçok önemli konu işlenir.

Mesnevi’nin en önemli özelliklerinden biri, sembolik bir dil kullanmasıdır. Hikayeler ve kıssalar, zahiri anlamlarının yanı sıra, batıni ve tasavvufi anlamlar da taşır. Mesnevi’yi anlamak için, tasavvufi terimleri ve sembolleri bilmek önemlidir.

Mesnevi, sadece bir okuma kitabı değil, aynı zamanda bir yaşam rehberidir. Mesnevi’yi okuyan ve anlayan kişi, kendi iç dünyasına bir yolculuk yapar, kendini tanır, hatalarını düzeltir ve hakikate ulaşma yolunda ilerler.

Mevlana’nın Aşk Anlayışı: İlahi Aşkın Yansıması

Mevlana’nın felsefesinin temelinde aşk yatar. Ancak Mevlana’nın aşk anlayışı, dünyevi ve nefsani bir aşk değil, ilahi bir aşktır. Mevlana’ya göre aşk, Allah’a ulaşmanın en kestirme yoludur. Aşk, insanı benliğinden arındırır, onu Allah’a yaklaştırır ve onunla birleştirir.

Mevlana, aşkı sadece bir duygu olarak değil, aynı zamanda bir eylem olarak da görür. Aşk, insanın kendini başkaları için feda etmesi, onlara yardım etmesi, onlara şefkat göstermesi demektir. Mevlana’ya göre gerçek aşık, kendini değil, sevdiğini düşünendir.

Mevlana’nın aşk anlayışı, onun şiirlerine ve eserlerine yansımıştır. Mevlana’nın şiirlerinde aşk, coşku, özlem, ayrılık, vuslat gibi farklı duygularla ifade edilir. Mevlana’nın aşkı, sadece bir insanla Allah arasındaki bir ilişki değil, aynı zamanda tüm evrenle, tüm yaratılmışlarla kurulan bir bağdır.

Mevlevilik Tarikatı: Aşkın ve İrfanın Yolu

Mevlana’nın vefatının ardından, onun düşüncelerini ve öğretilerini yaşatmak amacıyla Mevlevilik tarikatı kurulmuştur. Mevlevilik, İslam dünyasının en önemli ve en etkili tarikatlarından biridir. Mevlevilik, aşk, hoşgörü, birlik ve insan sevgisi üzerine kurulu bir tasavvuf anlayışını benimser.

Mevleviliğin en önemli sembollerinden biri semadır. Sema, Allah’a ulaşmak için yapılan bir zikir ve ibadet şeklidir. Sema sırasında dervişler, dönerek Allah’ı zikrederler ve kendilerinden geçerler. Sema, Mevleviliğin özünü ve ruhunu yansıtan bir ritüeldir.

Mevlevilik tarikatı, yüzyıllar boyunca birçok insanı etkilemiş ve onlara ilham vermiştir. Mevlevilik, günümüzde de varlığını sürdürmekte ve Mevlana’nın evrensel mesajını dünyaya yaymaya devam etmektedir.

Sonuç: Mevlana’nın Evrensel Mirası

Mevlana Celaleddin Rumi, sadece bir şair, bir mutasavvıf değil, aynı zamanda bir insanlık öğretmenidir. Onun aşk, hoşgörü, birlik ve insan sevgisi üzerine kurulu felsefesi, yüzyıllardır farklı kültürlerden insanları bir araya getirmekte ve onlara ilham vermektedir. Mevlana’nın eserleri, günümüzde de okunmakta, anlaşılmakta ve yaşatılmaktadır. Mevlana’nın evrensel mirası, insanlığa ışık tutmaya devam edecektir.

Sen de Yorum Yap